Delik etrafına çizilmiş hedef tahtaları |
Bilindiği üzere Kuran'daki "sayısal mucizeler"e ilgi günümüzde oldukça artmıştır. Bunun başlıca nedeni; "çamuru kuşa çevirmek", "Ay'ı ikiye bölmek" gibi antik zamanların fiziksel mucizelerine modern zamanlarda rastlanmayışı ve dolayısıyla itibar edilmeyişidir.
Antik zamanlarda zenginlerin, soyluların ve din adamlarının tekelinde olan bilgi ve eğitim artık herkesin erişim alanına girmiştir. Günümüzde temel eğitim zorunlu; bilgiye ulaşmak, bir tuşa basmak kadar kolaydır.
Dolayısıyla, doğaüstü iddialara kolay kolay itibar etmeyen modern insan, inancını garanti altına alacak, "boş yere inanmadığına" onu ikna edecek güvencelere daha fazla ihtiyaç duymaktadır.
Ay'a çıkış
Sayısal mucizelere geri dönersek; örneğin Ay'a çıkış tarihinin Kuran'da gizli olduğu söylenir. Kamer (Ay) Suresi'nden "sonra" Kuran'da toplam 1390 ayet vardır. 1390'ı Hicri yıl kabul edersek -yaklaşık olarak- 1969'a karşılık gelir ki bu da Amerikalıların Ay'a çıkış tarihidir.
Ancak Kuran'da Kamer Suresi'ne "kadar" olan ayet sayısından -muhtemelen önemli bir tarihe denk gelmediği için- bahsedilmez. Oysa ki yukarıdaki "veriyi" bulan sayman, mutlaka diğerini de saymış olmalıdır.
Tüm bunlara ilaveten, Müslümanların büyük bir kısmı 1969'daki Ay'a çıkışa inanmaz, bunun bir Amerikan propagandası olduğunu düşünür. İnanmadıkları bir konu Kuran'da "bildirildiği" için gurur duymaları da ayrı bir paradokstur.
Denizlerin karalara oranı
Tüm bunlara ilaveten, Müslümanların büyük bir kısmı 1969'daki Ay'a çıkışa inanmaz, bunun bir Amerikan propagandası olduğunu düşünür. İnanmadıkları bir konu Kuran'da "bildirildiği" için gurur duymaları da ayrı bir paradokstur.
Denizlerin karalara oranı
Dünya'nın yüzölçümünün yaklaşık %71'i sularla kaplıdır. Kuranda da su sözcüğü 39 kere geçer ki su ve kara sözcüklerinin toplamının %73'üdür (bazı kaynaklarda %76'sı). Bu oranların benzerliği de mucize kabul edilir.
Oranlar arasındaki büyük farkı ve suların yüzölçümündeki zamana bağlı değişmeleri görmezden gelelim. Dünyanın yüzölçümünü değil "kütlesini" incelersek, çok küçük bir kısmını suların oluşturduğunu görürüz (yaklaşık 1/4400). Yani Kuran'daki sözcükleri sayanlar, oranlar yüzölçümüne değil de kütleye yakın çıksaydı, bu mucizeyi(!) bildireceklerdi. Mucize aday listesini; nehirlerin uzunluğu, suların hacmi, en derin ve en yüksek noktalar vs. şeklinde uzatabiliriz.
Burada amacım tek tek mucizelere değinip onları çürütmeye çalışmak değil, mucizelerin nasıl yaratıldığını anlatmak. Şize şöyle bir hikaye anlatmak istiyorum:
Torpilli asker
Zamanın birinde torpilli bir erbaş varmış. Lakabı "Rakun" imiş. Babasının arkadaşı olan komutanı, onu her durumda kollarmış. Bir gün bölükçe atış alanına gitmişler. İyi atış yapan askerlere takdir ve hediyeler veriliyormuş.
Gelgelelim Rakun'un atışları çok kötü imiş. Bunu bilen komutanı, her atışından sonra hedef tahtasına gidip, rastgele dağılmış olan kurşun delikleri etrafına iç içe daireler çiziyormuş. Böylece her vuruş "tam gözünden" oluyormuş.
Kıssadan hisse
İşte Kuran da, yukarıdaki torpilli asker gibi, inananları tarafından sayısal mucizelere boğulmuştur. Bu rakamsal ilişkilerin hepsine "sonradan" bir anlam yüklenmiştir. Oysa ki hepsi tesadüfîdir ve "tüm" kitaplarda ve dergilerde benzer mucizeler(!) bulunabilir.
Savaş ve Barış
Bir Kuran mucizetörünün, Tolstoy'un şaheseri Savaş ve Barış'ı aynı hassasiyetle incelediğini farzedelim. Örneğin, bu kitaptaki "savaş" ile "barış" sözcüklerini sayan uzman eşit sayıda olmalarını arzulayacaktır. Zira olasılık bilimi açısından eşit olmaları ihtimali, birinin az veya çok olması ihtimaline nazaran çok daha düşüktür; dolayısıyla en "sağlam" mucizeyi verecektir. Ancak biri az veya çoksa da kılıf hazırlamak kolaydır.
Savaş sözcüğü fazla ise mucizetör, "Allah insanlara dünyada çok fazla savaş olduğunu hatırlatarak insanoğlunu uyarmıştır." diyecektir. Barış sözcüğü fazla ise "Allah, kulları için en iyisini, yani barışı arzular; bu nedenle barışı vurgulamıştır." diyecektir.